24 Şubat 2020 Pazartesi

Everyday / Every day farkı

Everyday mi, every day mi?

Everyday ayrı mı, bitişik mi yazılır?

Her 2 yazım şekli de doğru ancak, her 2 yazım şeklinin farklı anlamları vardır.


Every day (adverb – zarf)

'Her gün' anlamına gelen zarftır. Fiili niteler. 
Telaffuzda ilk heceler vurgulu söylenir. İki sözcük arasında ufak bir duraklama yapılır.  Every day

Örnekler:

- She eats at least one chokolate every day. (Her gün en az bir çikolata yer)

- I’m going to the gym every day. (Her gün spor yapacağım)

- I have a bath every day. (Her gün duş alırım)




Everyday (adjective – sıfat) 

Günlük, her zamanki, olağandışı olmayan, alışılagelmiş anlamlarına gelen sıfattır. İsmi niteler.
Telaffuzda ilk hecede vurgu yapılır ve bir çırpıda söylenir. Everyday

Örnekler:

- Proverbs and idioms are an important part of everyday English. ( Atasözleri ve deyimler günlük İngilizcenin önemli bir parçasıdır)

- A lunar eclipse is not everyday event. (Ay tutulması günlük bir olay değildir)

- Twitter is filled everyday stories about politics again today. (Twitter bugün yine günlük siyasi hikayelerle dolu)

12 Şubat 2020 Çarşamba

Present Simple – Present Continuous farkı / örnek cümleler

Present Simple

Rutin eylemleri, alışkanlıkları ve bilimsel gerçekleri ifade ederken bu zaman kullanılır (geniş zaman).

- The Earth exhibits two different kinds of motion: it revolves around the Sun in a fixed orbit and it rotates around its own axis. 
(Dünya iki farklı hareket yapar: Güneşin etrafında sabit bir yörüngede ve kendi ekseni etrafında döner.)

Present Continuous

Şu an gerçekleşmekte olan eylemleri ifade ederken bu yapı kullanılır (Şimdiki zaman) 

- The sun is setting. We must get back home. (Güneş batıyor. Eve dönmeliyiz.)


Örnekler:

- Usully, I work at the office, but today I am working at home. (Genellikle ofiste çalışırım ama bugün evde çalışıyorum)



- It often rains in Iceland, and the wind usually blows in the rain. (İzlanda’ya çok sık yağmur yağar ve yağmurla birlikte genellikle rüzgar vardır)

- It’s raining. We will have to cancel the picnic. (Yağmur yağıyor. Pikniği iptal etmek zorunda kalacağız)



- My grandfather plays ping-pong every Sunday. (Büyükbabam her pazar masa tenisi oynar)

- Students are playing ping-pong at the sport area.
(Öğrenciler spor salonunda masa tenisi oynuyor)



- I always take the bus to work. (İşe daima otobüsle giderim)

- An old man is waiting to take the bus that goes towards Sincan.
 (Yaşlı bir adam Sincan yönüne giden otobüse binmek için bekliyor.)




Nadir olsa da bazen gelecek zamanı belirtmek için de kullanılırlar.

- My son leaves to Moscow tomorrow for a month. (Oğlum yarın bir aylığına Moskova’ya gidiyor)
- My son is leaving to Moscow at 9:00 pm tomorrow. (Oğlum yarın saat 9’da Moskova’ya gidiyor)



Durum fiilleri (stative verbs) çoğunlukla present continuous zamanı ile kullanılmaz.

- I hate winter. (Kıştan nefret ediyorum)

- She likes sport cars (O spor arabaları seviyor)

- I think…

- We love

- He believes…


3 Şubat 2020 Pazartesi

Where you off to?

Where are you off to? 

Anlamı: Nereye gidiyorsun? (Where are you going?)

Daha çok teklifsiz konuşmalarda tercih edilir ve bazen "Where you off to?" şeklinde de telaffuz edilir.

- Where you off to? (Nereye)
- I’m off to the supermarket for chips and drink. I'll be right back. (İçecek ve cips almak için markete gidiyorum. Birazdan dönerim.)

- She worked all day long and now she is off to bed. (Tüm gün çalıştı ve şimdi yatmaya gidiyor)