26 Nisan 2019 Cuma

Out içeren phrasal verbs

Kick out: Kovmak, çıkarmak, yok etmek, kapı dışarı etmek.

- I just need to kick you out of my head. (Seni kafamdan çıkarmam gerekiyor)


Fill out: Doldurmak (form, belge, anket vs doldurmak)

- Please fill out form for reservation. (Rezervasyon için lütfen form doldurun)


Point out: Dikkat çekmek, işaret etmek, belirtmek.

- I’d like to point out that I will never talk Sadullah ever again for what he said about my hair. (Saçımla ilgili söylediklerinden dolayı bir daha Sadullah ile konuşmayacağımı belirtmek isterim)


Head out: Bir yerden ayrılmak, yola çıkmak.

- We are very bored. We’re going to head out soon. (Çok sıkıldık, birazdan ayrılacağız)

Look out: Dikkat et, bak!

- Hey! Orhan look out! The bus almost hit you. (Hey Orhan dikkat et. Otobüs neredeyse sana çarpıyordu)

Look out for: Dikkatli olmak, bakar durumda olmak.

- Please be on the look out for my lost puppy. Last seen in Yenimahalle. Contact me if you see her. (Lütfen kayıp yavru köpeğim için dikkatli olun. En son Yenimahalle’de görüldü. Görürseniz bana ulaşın.)

Pass out: Dağıtmak, dağılmak, bayılmak.

- My dog passed out after a hard day of play. (Köpeğim zorlu bir oyun gününün ardından dağıldı.) Yorgunluktan düşüp kaldı, bayıldı.

Hand out: Dağıtmat, distribute anlamında olan.

- The exam will begin in ten minutes. Our teacher will hand out the papers. (Sınav 10 dakika içinde başlayacak. Öğretmenimiz sınav kağıtlarını dağıtacak)


Komut-emir şeklinde ve tek başına kullanılabilenler.

Chill out! : Sakin ol, rahatla, sinirlenme.

Keep out: Dışarda kal, içeri girme.

Get out!: Defol, kaybol. (Kaba ve günlük dilde) 

Come out: Dışarı gel.

7 Nisan 2019 Pazar

Very – too farkı

Birbirlerinin yerine kullanıldığında ve cümle Türkçeye çevrildiğinde ikisi de ‘çok’ sözcüğüyle ifade ediliyor ancak verilmek istenen mesaj biraz farklılaşıyor. Şöyleki: 

Olumsuz
anlamda bir ifade içinde kullanıldıklarında iki sözcük de ‘çok’ anlamına geliyor olmasına rağmen, cümleye birebir aynı anlamı katmıyorlar. "Too" cümleye daha olumsuz bir izlenim verir.

very
Aşırı, çok, fazla anlamlarına geliyor ve yönetilebilir veya kabul edilebilir durumlarda tercih edilmeli.

too 
Yine aşırı, çok, fazla anlamlarında ve yönetilemez veya kabul edilemez sınırlarda bulunan durumlarda tercih edilmeli.

Örnekler:

- This apple is vey sour but I like it. (Elma çok ekşi ama seviyorum bunu)

- This apple is too sour. I can’t eat it. (Bu elma çok ekşi. Bunu yiyemem)


- We are very tired but let’s go out anyway. (Çok yorgunuz ama hadi bir yerlere gidelim)

- We are too tired, let’s sleep. (Çok yorgunuz, uyuyalım)


- It’s very expensive. (Çok pahalı)

- It’s too expensive. (Çok pahalı) Fiyat çok pahalı olduğundan satın alamayacağınızı anlatırken 'too' kullanmak daha doğru.