26 Nisan 2020 Pazar

Only - Just farkı

Only

Sadece, yalnızca, bir tek, ancak…

‘Only’ sözcüğünün İngilizcede tek bir anlamı olduğu halde, ‘just’ sözcüğünün pek çok anlamı vardır. Çoğu durumda ‘Only’ yerine ‘just’ kullanılabilir.

- There are only two availible seat in the bus. (Otobüste sadece iki boş koltuk var)
- There are just two availible seat in the bus. (Otobüste sadece iki boş koltuk var)

- I use only the metro to go to the work. (İşe gitmek için sadece metroyu kullanırım)
- I use just the metro to go to the work. (İşe gitmek için sadece metroyu kullanırım)


If only: Keşke
- If only I had talent like that. (Keşke öyle bir yeteneğim olsaydı.)


Just

Just sözcüğünün anlamları.

1) Az önce, demin, yakın zamanda

- I just missed the train. (Az önce treni kaçırdım –binemedim-)

- She has just done her homework. (Ödevini yeni yaptı)

2) Just know, just before, just after… Hemen şimdi, hemen önce, hemen sonra…

- A lot of people give up just before they’re about to make it. (Pek çok insan bir işi başarmadan hemen önce vazgeçer.)


3) Only ile benzer anlamda kullanıldığı durumlar. Sadece, yalnızca…

- I have just 10 Liras. (Sadece 10 Liram var.)

- I just called to say I love you. (Yalnızca seni sevdiğimi söylemek için aradım –telefon etme sebebim bu-)

- We have just one daughter. (We have only one daughter) (Sadece 1 kızımız var)


4) Tam olarak

- This job is just what I need. (Bu iş tam da ihtiyacım olan şey)



Bazen, sıralama anlamı çok değiştirir:

- I just had a glass of red wine. (Az önce bir kader kırmızı şarap içtim)

- I had just a glass of red wine. (Sadece bir kadeh kırmızı şarap içtim)

16 Nisan 2020 Perşembe

Trip-Travel-Journey farkı / kullanımı

Trip (noun): Seyahat, gezi, yolculuk

Genellikle kısa süreli seyahatleri belirtmek için kullanılan sözcük (noun).

- How was your trip? (Yolculuğun nasıl geçti?) How was your travel?

- We will go on business trips to Ankara and Manisa next week.(Gelecek hafta Ankara ve Manisa'ya iş gezileri yapacağız)


Journey (noun): Yolculuk, seyahat, gezi.

Daha çok, uzun süreli seyahatleri için kullanılır. Ayrıca yaşamımızdaki deneyimleri, süreçleri ifade ederken mecazi anlamda kullanılır.

- The journey of a thousand miles begin with one step. /Lao Tzu (Bin millik bir yolculuk bir adımla başlar)
- The journey takes two days by train. (Yolculuk trenle iki gün sürer)

Today is the start of an exciting journey together with strong partners! (Bugün güçlü ortaklarımızla heyecan verici bir yolculuğun başlangıcı.)



Travel (verb): Yolculuk etmek, seyahat etmek, gezmek

- I travel frequently for work. (İş için sıkça seyahat ederim)

-He is planning to travel to Italy next summer. (Gelecek yaz İtalya'ya seyahat etmeyi planlıyor.)

- Today I received a message from the cargo company. The package is traveling from Hatay to Ankara. It should be here on Friday. (Kargo firmasından mesaj aldım. Paket Hatay'dan Ankara'ya doğru seyahat ediyor. Cuma günü burada olur.)


Travel isim (noun) formunda kullanıldığında 'Trip' ve 'Journey' sözcüklerine göre daha genel bir anlamdadır.

- I'm getting e-mails that tell me to buy travel insurance for upcoming trips. (Gelecek seyahatlerim için seyahat sigortası yaptırmamı söyleyen e-postalar alıyorum)