Above / On / Over : Üstünde, üzerinde, üzerine, yukarısı, yukarısından, yüksek...
Günlük konuşmada bazen birbirleri yerine kullanılıyor olsa da belli durumlarda belli edatlar kullanılmalı.
Daha yüksekte olma durumu. Dikey eksende genellikle görüş alanımızdaki durağan nesneler, yerler için…
- Ankara is situated about 900m above sea level. (Ankara deniz seviyesinin yaklaşık 900 metre üzerindedir)
- You can place your luggage on the shelf above the seat. (Valizini koltuğun üzerindeki rafa yerleştirebilirsin)
Sayısal ifadelerde bir referans noktasının üzerinde olma durumlarında…
- The temperature never went above 40 degrees in Afyon. (Afyon’da sıcaklık 40 derecenin üzerine hiç çıkmadı)
- My score on the exam was above the average of the school. (Sınav notum okul ortalamasının üzerindeydi)
Over
Yüksekten, yukarıdan bir hareket söz konusuysa...
- When migrating some of flamingos will fly over the Lake Mogan. (Turnalar göç esnasında Mogan Gölü’nün üzerinden uçarlar)
- Black cat jumped over the box. (Kara kedi kutunun üzerinden atladı)
Yüksekten, yukarıdan bir hareket söz konusuysa...
- When migrating some of flamingos will fly over the Lake Mogan. (Turnalar göç esnasında Mogan Gölü’nün üzerinden uçarlar)
- Black cat jumped over the box. (Kara kedi kutunun üzerinden atladı)
Daha yüksek sayılardan/miktarlardan bahsederken…
- I have shared a video on Youtube. It was over 300 comments last I checked. (Youtube’a bir video yükledim. Son kontrol ettiğimde 300’ün üzerinde yorum vardı)
- He spent over fifty dollars for puzzle games. (Yap-boz oyunlarına elli doların üzerinde para harcadı)
- I have shared a video on Youtube. It was over 300 comments last I checked. (Youtube’a bir video yükledim. Son kontrol ettiğimde 300’ün üzerinde yorum vardı)
- He spent over fifty dollars for puzzle games. (Yap-boz oyunlarına elli doların üzerinde para harcadı)
Bir şeyin üzerini kapatmak, örtmek söz konusu ise…
- There was a strong hail storm. I ran to put blankets over my car. (Güçlü bir dolu fırtınası vardı. Arabamın üzerine battaniye örtmek için koştum)
- There was a strong hail storm. I ran to put blankets over my car. (Güçlü bir dolu fırtınası vardı. Arabamın üzerine battaniye örtmek için koştum)
On
Nesnenin, üzerinde bulunduğu yere temaslı olması durumunda…
- Can you please put the book on the table. (Kitabı masaya bırakır mısın)
- There are a lot of socks on the bed. (Yatağın üzerinde bir sürü çorap var)
Nesnenin, üzerinde bulunduğu yere temaslı olması durumunda…
- Can you please put the book on the table. (Kitabı masaya bırakır mısın)
- There are a lot of socks on the bed. (Yatağın üzerinde bir sürü çorap var)