Kendi, bizzat anlamlarımda.
My own, your own, his own, her own, its own, their own.
- She always make her own meals. (Yemeklerini her zaman kendi yapar)
- I trust my own mind. (Kendi aklıma güvenirim)
- You must learn how to use your own skills. (Kendi becerilerini nasıl kullanacağını öğrenmelisin)
On my own
Yalnız, tek başına anlamlarında.
On my own, on your own, on his own, on her own, on its own, on their own.
- I like spending time on my own. (Tek başına vakit geçirmeyi severim)
- Baby dove is ready to fly off on her own. (Bebek güvercin kendi başına uçmaya hazır)
- I will teach you how to stand on your own when no one else has your back. (Arkanda kimse yokken tek başına ayakta kalmayı öğreteceğim)
By myself, by yourself, by himself ifadeleri de tam olarak aynı anlamdadır.
- I go out to eat by myself all the time. (Her zaman tek başıma yemeğe çıkarım)
- I go out to eat on my own all the time. (Her zaman tek başıma yemeğe çıkarım)