23 Mayıs 2017 Salı

"Have to" - "Supposed to" farkı

Her ikisi de ...have to...ve ...supposed to... yapmak gerekiyor, etmek gerekiyor, yapmalı, etmeli  anlamlarında ancak küçük bir fark var.

Have to 

Subject + have to + verb

You have to do your homework. (Ödevini yapman gerekiyor) 
Ödevi yapması gerekiyor, başka seçeneği yok.

We have to finish the project by April 30. (Projeyi Nisan'ın 30'una kadar bitirmemiz gerekiyor)
Projeyi bitirmeleri gerekiyor çünkü başka seçenekleri yok. Mutlaka bitirmeleri gerekiyor.

He has to go to work everyday. (Her gün işe gitmesi gerekiyor)



Supposed to

Subject + to be + supposed to + verb +

I'm supposed to call my mom. (Annemi aramam gerekiyor)
Annesini araması gerekiyor fakat aramasa da olur, tek seçeneği bu değil, arasa iyi olur.

I was supposed to talk to my boss but he had a meeting. (Patronumla konuşmam gerekiyordu ama toplantısı vardı)

They are supposed to leave on Saturday from the hotel. (Otelden Cumartesi günü ayrılmaları gerekiyor)
Ayrılmaları gerekiyor ama isterlerse bir gün daha kalabilirler. Bir zorunluluk yok.





1 Mayıs 2017 Pazartesi

a little / little farkı

a little biraz anlamında kullanılır. Sayılamayan (noncountable) isimler ile birlikte kullanılır. Cümleye olumlu, pozitif anlam katar.

little ise yine sayılamayan isimlerle kullanılır fakat cümleye olumsuz bir anlam katar. A little ve little arasındaki en bariz fark budur.

Örnekler:
- We have a little money. (Biraz paramız var) Cümle olumlu anlamda yani "We have a lot of money" şeklinde de söylenebilir.
- We have little money. (Az paramız var) Olumsuz bir anlam var. "We have not a lot of money" anlamında.

- My mother likes a little sugar in her coffee. (Annem kahvesini az şekerli sever) Cümle olumlu anlamda. 

- Unfortunately we have little data about these birds. (Maalesef bu kuşlar hakkında elimizde çok az veri var) Cümle olumsuz anlamda.