24 Aralık 2017 Pazar

All - Whole farkı / örnekler

We studied all day. (Bütün gün çalıştık)
We studied the whole day. (Bütün gün çalıştık) (Gün boyu çalıştık)

İki örnek birbirine çok benziyor ancak önemli bir fark var:
İlkinde bütün gün çalışıldığı ancak bu ders çalışma işinin kesintisiz olmadığını anlamalıyız. Çalıştık ancak arada bir mola verdik, dışarı çıktık, yemek yedik, vs.
İkincisinde gün boyu ders çalıştık, kesintisiz, başka bir işle uğramadan çalıştık anlamı çıkartılmalı.

Almost all tickets for all shows sold out in Ankara. (Ankara'daki gösteriler için biletlerin neredeyse hepsi satıldı.)
There was a baby in the bus. The baby cried the whole time. (Otobüste bir bebek vardı. Yolculuk boyunca ağladı-kesintisiz.)

Whole, bir zamanın, bir grubun, bir şeyin tamamı, bütünü, yüzde yüzü.
All, hepsi, tümü.

Not:
"the" her zaman "whole" sözcüğünden önce gelir. 'the whole' çoğul isimler için kullanılmaz. 'all' hem tekil hem çoğul isimler için kullanılabilen daha esnek bir seçenektir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder