in
İçinde, içeri, –da, -de anlamlarına gelen bir edat (preposition) olarak kullanılır.
- Kadri has gone for a walk in the forest. (Kadri ormana yürüyüşe gitti)
- Your doll was in the kitchen. (Oyuncak bebeğin mutfaktaydı)
- Have you read my latest article in Milliyet? (Milliyet gazetesindeki son makalemi okudun mu?)
- I was burn in 1988. (1988 yılında doğdum)
Bir ‘phrasal verb’ ögesi olarak kullanıldığında ilgili ifadeye çok daha farklı anlamlar yükler.
- My grandmother has departed this world and onto the next step in her journey. (Büyükannem bu dünyadan ayrıldı ve yolculuğunun bir sonraki adımına geçti.) phrasal verb
İçinde, içeri, –da, -de anlamlarına gelen bir edat (preposition) olarak kullanılır.
- Kadri has gone for a walk in the forest. (Kadri ormana yürüyüşe gitti)
- Your doll was in the kitchen. (Oyuncak bebeğin mutfaktaydı)
- Have you read my latest article in Milliyet? (Milliyet gazetesindeki son makalemi okudun mu?)
- I was burn in 1988. (1988 yılında doğdum)
Bir ‘phrasal verb’ ögesi olarak kullanıldığında ilgili ifadeye çok daha farklı anlamlar yükler.
- My grandmother has departed this world and onto the next step in her journey. (Büyükannem bu dünyadan ayrıldı ve yolculuğunun bir sonraki adımına geçti.) phrasal verb
into
1-
Hareket, taşıma, yürüme, kayma fiili içeren cümlelerde kullanılır.
Aynı anlamları taşıyan bir 'phrasal verb’in parçası olabilir.
Yön ve adres ifade edilirken kullanılır.
Hareket, taşıma, yürüme, kayma fiili içeren cümlelerde kullanılır.
Aynı anlamları taşıyan bir 'phrasal verb’in parçası olabilir.
Yön ve adres ifade edilirken kullanılır.
- Kadri
walked into the forest. (Kadri ormana doğru yürüdü) Ormana giriş yapıyor.
- Kadri has gone for a walk in the forest. (Kadri ormana yürüyüşe gitti) Şu an ormanda.
- The plane flew into Mersin an hour late. (Uçak Mersin’e 1 saat geç uçtu)
- If you run into a wall, don't turn around and give up.
Figure out how to climb it, go through it. (Eğer bir engelle karşılaşırsan
vazgeçip geri dönme. Onu nasıl aşabileceğini çözmeye çalış.) run into bir
phrasal verb. Umulmadık bir şeyle karşılaşmak anlamında kullanılmış.
- I dropped my keys into the pool! (Anahtarlarımı
havuza düşürdüm)
- I’m heading into the city centre to buy a few new year’s
presents. (Birkaç yılbaşı hediyesi almak için şehir merkezine doğru
gidiyorm-yola çıktım-)
- I go out into the streets hoping to make one good
photograph. A.Olmos
(İyi bir fotoğraf
çekmeyi umarak sokağa çıkarım.)
2- Bir durum değişikliğini ifade ederken. Bir nesne veya durum
X iken Y haline dönüştü.
- Children divided the cake into five pieces. (Çocuklar pastayı beşe böldüler)
3- Bir şeyle çok ilgili olmak, coşkuyla ve hevesle yapmak, onun
çok içinde olmayı ifade ederken.
- Ozan is really into football. (Ozan geçekten futbolla çok
ilgili –futbolun içinde-)
- I’m into photography and jazz music. (Fotoğrafçılık ve caz ile ilgileniyorum-seviyorum)
- What kind of are you into? (Ne tür müzik dinlersin?)
in to
Teleffuzda pek fark olmasa da yazımda ayrı veya bitişik yazıma dikkat edilmelidir.
İpucu: Eğer ‘to’ bir ‘infinitive verb’ ögesi veya bir edat (preposition) ise ‘in’den ayrı yazılır.
'In' bir ‘phrasal verb’ ögesi ise 'to'dan ayrı yazılır.
- Radio NTV is the station tune in to listen to the latest and breaking news and weather updates. (NTV Radyo güncel haber ve hava durumunu dinlemek için ayarlanan bir radyo istasyonudur.) Tune in phrasal verb, to listen infinitive verb
- I have to log in to the school portal to register for classes. (Dersleri kaydetmek için okul portalına giriş yapmam gerekiyor) Log in phrasal verb, to ise preposition (edat) olarak kullanılmış.
- We will come in to have a cup of tea. (Bir bardak çay içmeye geleceğiz)
Preposition, phrasal verb, infinite verb olduğunda şu şu kullanılır da ne demek biraz açıklayıcı olun ya herkes üst düzey bilmiyor.
YanıtlaSilHaklısınız. Ancak 'phrasal verb' gibi ifadelerin Türkçe olarak yazılması işi daha da karmaşıklaştırabilir. Yine de önerinizi dikkate alacağım. Teşekkür ederim.
Silteşekkürler
YanıtlaSil