- I just need to kick you out of my head. (Seni kafamdan çıkarmam gerekiyor)
Fill out: Doldurmak (form, belge, anket vs doldurmak)
- Please fill out form for reservation. (Rezervasyon için lütfen form doldurun)
Point out: Dikkat çekmek, işaret etmek, belirtmek.
- I’d like to point out that I will never talk Sadullah ever again for what he said about my hair. (Saçımla ilgili söylediklerinden dolayı bir daha Sadullah ile konuşmayacağımı belirtmek isterim)
Head out: Bir yerden ayrılmak, yola çıkmak.
- We are very bored. We’re going to head out soon. (Çok sıkıldık, birazdan ayrılacağız)
Look out: Dikkat et, bak!
- Hey! Orhan look out! The bus almost hit you. (Hey Orhan dikkat et. Otobüs neredeyse sana çarpıyordu)
Look out for: Dikkatli olmak, bakar durumda olmak.
- Please be on the look out for my lost puppy. Last seen in Yenimahalle. Contact me if you see her. (Lütfen kayıp yavru köpeğim için dikkatli olun. En son Yenimahalle’de görüldü. Görürseniz bana ulaşın.)
Pass out: Dağıtmak, dağılmak, bayılmak.
- My dog passed out after a hard day of play. (Köpeğim zorlu bir oyun gününün ardından dağıldı.) Yorgunluktan düşüp kaldı, bayıldı.
Hand out: Dağıtmat, distribute anlamında olan.
- The exam will begin in ten minutes. Our teacher will hand out the papers. (Sınav 10 dakika içinde başlayacak. Öğretmenimiz sınav kağıtlarını dağıtacak)
Komut-emir şeklinde ve tek başına kullanılabilenler.
Chill out! : Sakin ol, rahatla, sinirlenme.
Keep out: Dışarda kal, içeri girme.
Get out!: Defol, kaybol. (Kaba ve günlük dilde)
Come out: Dışarı gel.