İkisinin de benzer bir anlamı var. Aynı zaman diliminde yapılmış veya yapılmakta olan eylemlerden bahsederken bağlaç olarak kullanılıyor. "O esnada", "iken", "sırasında" anlamlarında. Fakat cümlede kullanım biçimlerinde farklılık var. Ayrıca "while"ın başka bir takım anlamları da var.
"While" İki eylem tek cümle içinde bağlandığında kullanılıyor. Cümlenin başında veya ortasında yer alabiliyor
Örnekler:
- I will do my homework while you watch tv. (Sen televiyon izlerken ben ders çalışacağım)
- Everyday, I eat breakfast while reading the newspaper. (Her sabah gazete okurken kahvaltımı yaparım)
- While my dauhgter sang, I took pictures of her. (Kızım şarkı söylerken fotoğraflarını çektim)
- I read a lot of book while I was on the train. (Trendeyken -seyahat ederken- bir çok kitap okudum)
"Meanwhile" while ile benzer anlamda. Ancak iki cümleli ifadeler ile kullanılıyor ve ikinci cümlenin hemen başında yer alıyor. Hemen sonrasında virgül geliyor.
Örnekler:
- People were at home watching tv. Meanwhile, aliens were planing their invasion of the Earth. (İnsanlarlar evlerinde televizyon izliyorlardı. Bu sırada uzaylılar Dünya'yı istila etmeyi planlıyodu.
- I went to a concert. Meanwhile, my friend was at a restaurant. (Ben bir konsere gittim, bu sırada arkadaşım bir lokantada idi)
"a while" bir süre anlamında
- We told for a while (Bir süre konuştuk)
7 Ocak 2016 Perşembe
While - Meanwhile farkı
31 Aralık 2015 Perşembe
Beside - Besides kullanımı (farkı)
Beside:
1. "Yanında" anlamında (edat)
- Ahmet is beside Mehmet (Ahmet Mehmet'in yanında)
- What do you want to sit beside Ayse or Kezban? (Ayşe'nin mi yoksa Kezban'ın mı yanında oturmak istersin?)
2. Beside himself - beside myself şeklinde kullanıldığında kendini kaybetmek, duygu yoğunluğu yaşamak anlamında
- I was beside myself when my father died. (Babam öldüğünde kendimi kaybetmiştim-üzüntüden-)
- The best surprise of the party was Nihat who flew up from Istanbul. His Mum was beside herself when she saw him! (Partinin en büyük sürprizi İstanbul'dan gelen Nihattı, Annesi O'nu görünce kendini kaybetti -sevinçten-)
3. That's beside the point. "Konumuzun dışında", "uygun değil" anlamlarında.
Besides:
1. Ek olarak, ilaveten anlamında
- Who was at the cafe besides Neriman and Nurten? (Kafede Neriman ve Nurten dışında -ek olarak- başka kim vardı?
- Besides watching the movie what else do you like to do? (Film izlemekten başka -ilaveten- ne yapmaktan hoşlanırsın?)
2. aftertought anlamında (sonradan gelen -hatırlanan- düşünce)
- I don't want to go outside. It's too hot. Besides the dogs are there. (Dışarı çıkmak istemiyorum, çok sıcak. Ha! ayrıca köpekler de var)
- I'm too tired to repair the bicycle. Besides I need a pliers. (Bisikleti tamir etmek için çok yorgunum -edemem-, ayrıca bir pense gerekiyor)
3. except anlamında, dışında, başka, hariç
- No bird besides falcons can fly that fast. (Şahin dışında hiçbir kuş bu kadar hızlı uçamaz)
1. "Yanında" anlamında (edat)
- Ahmet is beside Mehmet (Ahmet Mehmet'in yanında)
- What do you want to sit beside Ayse or Kezban? (Ayşe'nin mi yoksa Kezban'ın mı yanında oturmak istersin?)
2. Beside himself - beside myself şeklinde kullanıldığında kendini kaybetmek, duygu yoğunluğu yaşamak anlamında
- I was beside myself when my father died. (Babam öldüğünde kendimi kaybetmiştim-üzüntüden-)
- The best surprise of the party was Nihat who flew up from Istanbul. His Mum was beside herself when she saw him! (Partinin en büyük sürprizi İstanbul'dan gelen Nihattı, Annesi O'nu görünce kendini kaybetti -sevinçten-)
3. That's beside the point. "Konumuzun dışında", "uygun değil" anlamlarında.
Besides:
1. Ek olarak, ilaveten anlamında
- Who was at the cafe besides Neriman and Nurten? (Kafede Neriman ve Nurten dışında -ek olarak- başka kim vardı?
- Besides watching the movie what else do you like to do? (Film izlemekten başka -ilaveten- ne yapmaktan hoşlanırsın?)
2. aftertought anlamında (sonradan gelen -hatırlanan- düşünce)
- I don't want to go outside. It's too hot. Besides the dogs are there. (Dışarı çıkmak istemiyorum, çok sıcak. Ha! ayrıca köpekler de var)
- I'm too tired to repair the bicycle. Besides I need a pliers. (Bisikleti tamir etmek için çok yorgunum -edemem-, ayrıca bir pense gerekiyor)
3. except anlamında, dışında, başka, hariç
- No bird besides falcons can fly that fast. (Şahin dışında hiçbir kuş bu kadar hızlı uçamaz)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)