12 Ekim 2016 Çarşamba

I / Me farkı

I (ben): Bir şahıs zamiridir (subject pronoun). Diğer şahıs (kişi) zamirleri: you, we, they, he, she, it.
Me (beni, bana): Bir nesne zamiridir (object pronoun). Diğer nesne zamirleri: you, us, them, him, her, it.

Çok basitçe anlatmak gerekirse kendimizden bahsettiğimiz bir cümlede eğer özne (subject) durumunda isek "I", nesne (object) konumundaysak "me" zarfını kullanıyoruz. 

Örnekler:

- I'm following you. You are following me. (Ben seni takip ediyorum. Sen beni takip ediyorsun)

- Ayşe and I went shopping. (Ayşe ile alışverişe gittik) Ayşe ve ben özne konumunda olduğumuzdan "I" kullanılır. (me kullanılmaz)

- My wife and I like walking. (Karım ve ben yürümeyi seviyoruz) Karım ve ben özne durumunda olduğundan "I" kullanıldı.

- Mehmet invited Hasan and me. (Mehmet, beni ve Hasan'ı davet etti) Burada nesne konumunda olduğumuzdan "me" kullanıldı.

- Fuat's sister reminded me to feed the cat.  (Fuat'ın kızkardeşi bana kediyi beslememi hatırlattı.) Bu cümlede nesne durumunda olduğumuzdan "me" kullanıldı.

Notlar: 
- Bir cümledeki nesneyi ortaya çıkarmak için yükleme kimi-neyi sorularından biri sorulur.
- İki ve daha fazla özne veya zamir olduğunda yani sıralı zamirlerde 'I' veya 'me' sonda olur: My wife and I... gibi
Cümlenin doğruluğunu test etmek için cümlede geçen diğer isimler ifadeden çıkarılıp kontrol edilebilir.
My wife and I like walking. Cümle hâlâ anlamlı
Mehmet invited Hasan and me. Cümle hâlâ anlamlı

17 Mayıs 2016 Salı

Until - by kullanımı (farkı)

Until / Till

Daha resmi konuşmalarda until, teklifsiz konuşmalarda till kullanılıyor.
kadar, değin, dek, -inceye kadar anlamlarına geliyor.

- I walked until 9 pm. (Saat 9'a kadar yürüdüm)
- They had to stay in the exam room until the end of the exam. (Sınav bitene kadar sınıfta kalmak zorunda kalmışlardı)
- We will stay at the party until midnight. (Geceyarısına kadar partide kalacağız)
- She studied until 8 pm. (Saat 8'e kadar dersteydim-çalıştım)
- I can't go out until the rain stops. (Yağmur durana kadar dışarı çıkamam)

By

By İngilizce'de pek çok şekilde karşımıza çıkar. Bunlardan biri "kadar" anlamında da kullanılan by.
Bu yüzden "until" ile karıştırılır.

- I will finish my project by 5 pm. (Projemi saat 5'e kadar bitiririm /5'ten önce bitiririm)
- He will quit smoking by the fall. (Sonbahara kadar sigarayı bırakacak- sonbahardan önce)
- I need to return the book by October 15. (Kitabı 15 Ekim'e kadar geri vermem gerekiyor)


Örneklerden anlaşılacağı gibi; until belirli bir zamana kadar olan eylem veya durumlarda kullanılıyor. "Saat 9'a kadar (tam olarak 9'a kadar) çalıştım"
By ise belirli bir zamandan önce gerçekleşmesi gereken durum veya eylem bildiren cümlelerde kullanılıyor. "Kitabı ayın 15'inde ya da 15'inden önce geri vermem gerekiyor"

By the time


Yine "kadar" anlamına gelir ancak genellikle iki cümleli (fiilli) yapılarda kullanılır. Bir olay gerçekleşene kadar diğer olayın gerçekleştiğini ya da çoktan gerçekleşmiş olacağını anlatılırken kullanılır. Cümlenin birisinde past simple(v2), diğerinde past perfect(v3) veya future perfect tense kullanılır. Cümlenin başında ya da ortasında yer alabilir.

- The supermarket was closed by the time I left work. (Ben işten çıkana kadar (çıktığımda) market kapanmıştı)
- By the time they arrived at the bus station, the bus had taken off. (Onlar otobüs durağına varana kadar otobüs gitmişti)
- The thief was gone by the time I called the police. (Ben polisi aradığımda hırsız -çoktan- kaçmıştı)
- By the time you came my place, I will have already been slept. Sen eve geldiğinde (gelene kadar) ben zaten uyumuş olacağım.


7 Ocak 2016 Perşembe

While - Meanwhile farkı

İkisinin de benzer bir anlamı var. Aynı zaman diliminde yapılmış veya yapılmakta olan eylemlerden bahsederken bağlaç olarak kullanılıyor. "O esnada", "iken", "sırasında" anlamlarında. Fakat cümlede kullanım biçimlerinde farklılık var. Ayrıca "while"ın başka bir takım anlamları da var.

"While" İki eylem tek cümle içinde bağlandığında kullanılıyor. Cümlenin başında veya ortasında yer alabiliyor
Örnekler:
- I will do my homework while you watch tv. (Sen televiyon izlerken ben ders çalışacağım)
- Everyday, I eat breakfast while reading the newspaper. (Her sabah gazete okurken kahvaltımı yaparım)
- While my dauhgter sang, I took pictures of her. (Kızım şarkı söylerken fotoğraflarını çektim)
- I read a lot of book while I was on the train. (Trendeyken -seyahat ederken- bir çok kitap okudum)

"Meanwhile" while ile benzer anlamda. Ancak iki cümleli ifadeler ile kullanılıyor ve ikinci cümlenin hemen başında yer alıyor. Hemen sonrasında virgül geliyor.
Örnekler:
- People were at home watching tv. Meanwhile, aliens were planing their invasion of the Earth. (İnsanlarlar evlerinde televizyon izliyorlardı. Bu sırada uzaylılar Dünya'yı istila etmeyi planlıyodu.
- I went to a concert. Meanwhile, my friend was at a restaurant. (Ben bir konsere gittim, bu sırada arkadaşım bir lokantada idi)

"a while" bir süre anlamında
- We told for a while (Bir süre konuştuk)