3 Haziran 2019 Pazartesi

Get ile phrasal verbs

'Get' içeren phrasal fiiller ve örnek cümleler.

Get along with:
Geçinmek, anlaşmak

- We don’t get along with our English teacher. (İngilizce öğretmenimizle iyi anlaşamıyoruz)

- I get along with my brother. (Erkek kardeşimle iyi anlaşıyorum)


Get up: 
Kalkmak, uyanmak (Yataktan veya oturulan-uzanılan bir pozisyondan)

- I get up at seven every day. (Her gün saat 7’de uyanırım-kalkarım)


Get down: 
Eğil, çök. (Get up fiilinin tam tersi)

Get down on it:
Onun üzerine eğil, çalış.

Get away:
Uzaklaşmak, kaçmak kurtulmak. Günlük dilde daha çok tatile gitmek, hava değişimi, yer değiştirmek olarak kullanılır.

(Getaway): Tatil noktası, tatil seçeneği

Get in:
Binmek (Araba, tekne gibi daha küçük özel taşıtlar için)

Get out:
1. İnmek (Araba, tekne gibi daha küçük özel taşıtlar için)

2. Dışarı çık, defol (argo-küfür)

Get on:
Binmek (Tren, otobüs gibi daha büyük taşıtlar için)

Get off:
1. İnmek (Herhangi bir araçtan veya bir platformdan)

- You should get off at the next station. (Bir sonraki durakta inmelisiniz)

2. Bir cezadan yırtmak, ya da çok az cezayla kurtulmak.

- Ahmet has involved an accident and killed a man. But he got off very lightly. (Ahmet bir kazaya karıştı ve bir adam öldürdü fakat fakat çok hafif bir ceza aldı)

Get over: 
Aşmak, atlamak, kendine gelmek, kurtulmak (Bir sorunu veya fiziksel engeli).

- I don’t know how many times I have watched this video but I can’t get over it. (Bu videoyu kaç kez izledim bilmiyorum ama bir türlü aşamıyorum) Unutamıyorum, aklımdan çıkmıyor anlamlarında.

Get ahead: 
İlerlemek, öne çıkmak, başarılı olmak.

- If they want to get ahead, they must work hard! ( Başarılı olmak istiyorlarsa, sıkı çalışmalılar)


Get together:
 Buluşmak, bir araya gelmek.

- When we will get together? (Ne zaman buluşacağız?)


Get between:
 Araya girmek. (İki kişi, iki nesne veya durum arasına girmek)

- I dont’t want to get between daddy and brother when they argue each other. (Babamla abim tartışırken aralarına girmek istemem)


Get by:
Hayatta kalmak, idare etmek

- How did we get by without the internet! (İnternet olmadan nasıl yaşardık-yaşayabilir miydik)


Get through: 
Bitirmek (Tamamlanması gereken bir işi ya da görevi)

- If we get through the day without any incidents, everyone will breathe a sigh of relief. (Bugünü olaysız tamamlayabilirsek herkes rahat bir nefes alacak)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder