Örnekler:
- Save your breath. I wont go to the beach with them. (Nefesini tüketme. Onlarla sahile gitmeyeceğim)
- I was going to comment then realised he had not any idea on this topic. I'll save my breath. (Yorum yapacaktım ama bu konuda hiçbir fikrinin olmadığını fark ettim. Nefesimi tüketmeyeceğim)
- They are not going to apologize. Save your breath. (Özür dilemeyecekler. Nefesini boşa harcama)
- Save your breath. I wont go to the beach with them. (Nefesini tüketme. Onlarla sahile gitmeyeceğim)
- I was going to comment then realised he had not any idea on this topic. I'll save my breath. (Yorum yapacaktım ama bu konuda hiçbir fikrinin olmadığını fark ettim. Nefesimi tüketmeyeceğim)
- They are not going to apologize. Save your breath. (Özür dilemeyecekler. Nefesini boşa harcama)
Save your breath:
"Konuşmaya devam etmen faydasız çünkü seni/sizi dinlemiyorlar. Söylediklerinizi yapmayacaklar."
Bu tür durumlarda kullanılan,
Nefesini boşa harcama, nefesini tüketme anlamlarına gelen deyim.
Nefesini boşa harcama, nefesini tüketme anlamlarına gelen deyim.
Bu sitedeki diğer ingilizce deyimler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder