- I am a proud person and will not put up with a tyrannical boss.
(Ben onurlu bir insanım ve zalim bir patrona katlanmayacağım)
- They would rather put up with the problems than give it up. (Sorunları bırakmaktansa onlara katlanmayı tercih ediyorlar)
- Why do you put up with your friends being mean to you? (Arkadaşlarının sana kaba davranmalarına neden katlanıyorsun?)
- We could never work in Istanbul. We wouldn’t be able to put up with the traffic.
(İstanbul’da asla çalışamayız. Trafiğe katlanamazdık)
- I can’t believe we’ve put up with each other for this long. (Birbirimize bu kadar uzun süre tahammül ettiğimize inanamıyorum)
Put up with: Birisine veya bir şeye katlanmak, tahammül etmek anlamında phrasal verb.
Put up with: Birisine veya bir şeye katlanmak, tahammül etmek anlamında phrasal verb.