Must modalı Türkçe’de -malı –meli eki alan gereklilik kipinin karşılığıdır. “Have/has to” yapısına göre daha kararlı-sert bir anlam barındırsa da bazı istisnalar vardır.
Kesin bir kuraldan veya kanuni zorunluluktan bahsedildiğinde pozitif formda must ve have to/ has to kullanılan gereklilik cümleleri benzerlik gösterir.
- You must have a ticket to enter the concert. (Konsere girmek için bir bilet almalısın)
- You have to have a ticket to enter the concert. (Konsere girmek için bir bilet almalısın)
- He has to have a ticket to enter the concert. (Konsere girmek için bilet almalı)
- You must be patient if you are applying for Mortgage Loans. Processes take a long time. (Konut kredisi için başvuruyorsanız sabırlı olmalısınız. İşlemler uzun sürüyor))
- You have to be patient if you are applying for Mortgage Loans. ((Konut kredisi için başvuruyorsanız sabırlı olmalısınız)
Ancak olumsuz formda kullanıldıklarında anlamlar değişir.
“Must not” yine bir kurala veya kanuni zorunluluğa işaret ederken,
“doesn’t have to” ya da
“don’t have to” bir tavsiyeye veya bir “zorunda olmama” durumuna işaret eder.
- You mustn't smoke here. (Burada sigara içmemelisin) İçmek yasak anlamında.
- You mustn't make noise in the library. (Kütüphanede gürültü yapmamalısınız)
- You must be patient if you are applying for Mortgage Loans. Processes take a long time. (Konut kredisi için başvuruyorsanız sabırlı olmalısınız. İşlemler uzun sürüyor))
- You have to be patient if you are applying for Mortgage Loans. ((Konut kredisi için başvuruyorsanız sabırlı olmalısınız)
Ancak olumsuz formda kullanıldıklarında anlamlar değişir.
“Must not” yine bir kurala veya kanuni zorunluluğa işaret ederken,
“doesn’t have to” ya da
“don’t have to” bir tavsiyeye veya bir “zorunda olmama” durumuna işaret eder.
- You mustn't smoke here. (Burada sigara içmemelisin) İçmek yasak anlamında.
- You mustn't make noise in the library. (Kütüphanede gürültü yapmamalısınız)
- “A self-respecting artist must not fold his hands on the pretext that he is not in the mood.” Tchaikovsky (Kendine saygısı olan bir sanatçı havamda değilim diyerek ellerini kavuşturup oturmamalı) Çaykovski.
- You don’t have to wait. (Beklemek zorunda değilsin) İstersen gidebilirsin.
- She doesn’t have to come with us. (Bizimle birlikte gelmek zorunda değil) İsterse gelmeyebilir.
- I don’t have to go to the bank because I use internet banking. (Bankaya gitmek zorunda değilim, çünkü internet bankacılığı kullanıyorum)
- Kubilay doesn't have to sale his guitar. (Kubilay gitarını satmak zorunda değil) Satması gerekmiyor.
Kural:
I / you / we / they don’t have to ….
He / she / it doesn’t have to….
- You don’t have to wait. (Beklemek zorunda değilsin) İstersen gidebilirsin.
- She doesn’t have to come with us. (Bizimle birlikte gelmek zorunda değil) İsterse gelmeyebilir.
- I don’t have to go to the bank because I use internet banking. (Bankaya gitmek zorunda değilim, çünkü internet bankacılığı kullanıyorum)
- Kubilay doesn't have to sale his guitar. (Kubilay gitarını satmak zorunda değil) Satması gerekmiyor.
Kural:
I / you / we / they don’t have to ….
He / she / it doesn’t have to….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder