28 Ekim 2021 Perşembe

Whole - Entire farkı /Örnek cümleler

whole / entire: Bir şeyin tamamı, bütünü, yüzde yüzü (%100) 

İki sözcük de tamamen aynı anlama gelmektedir ancak biraz daha formal (resmi) durumlarda 'entire'  tercih edilebilir.

- Haydar was planning to sleep through the whole bus ride. (Haydar tüm otobüs yolculuğu boyunca uyumayı planlıyordu.)

- Haydar was planning to sleep through the entire bus ride. (Haydar tüm otobüs yolculuğu boyunca uyumayı planlıyordu.)



Ayrıca vurgulu söylenen ifadelerde ve  ünlem cümlelerinde whole yerine entire tercih edilmeli.

- I can’t believe Ferit ate the entire kebab! (Ferit’in bütün kebabı yediğine inanamıyorum!)

- Burak ate the whole kebab. (Burak bütün kebabı yedi)


‘The whole’ ve ‘the entire’ tekil isimlerden önce kullanılmalı (singular). Çoğul isimlerle birlikte kullanılmaz.
Yani I translated the whole/entire books. DİYEMEYİZ. 
I translated the whole/entire books.

 'a whole' ve 'an entire' yalnızca tekil ve sayılabilen isimlerden önce kullanılmalıdır (singular, countable).


- I know someone who can read an entire newspaper in 5 minutes.  (Bütün bir gazeteyi 5 dakika içinde okuyan birini tanıyorum)

- I know someone who can read a whole newspaper in 5 minutes.  (Bütün bir gazeteyi 5 dakika içinde okuyan birini tanıyorum)


Çoğul isimlerle kullanım (article olmadan - the, an, a -)

- Whole students joined to the class remotely. (
Bütün öğrenciler derse uzaktan katıldı.)

All - Whole farkı / örnekler


22 Ekim 2021 Cuma

İngilizcede YOK anlamında NO kullanımı

no: hayır

- Do you like winters?
 - NO, I don’t. (Kışları sever misin? - HAYIR, sevmem) 


Hayır anlamındaki NO, bazen yokluk ifadelerinde de kullanılır.

Kendisinden sonra mutlaka bir isim veya bir tamlama (sıfat tamlaması) gelir. I have no happy DİYEMEYİZ. 'Happy' bir sıfattır.

'NO'dan sonra gelen isimde article (the, a, an) kullanılmaz.

Yapı: Verb + NO + noun

- I have no money. (Param yok)

- I have no reason for going out. (Dışarı çıkmak için bir nedenim yok)

- Today she has no energy. (Bugün enerjisi yok)

- There was no book on the table. (Masada kitap yoktu)

- I’m at the market. There are no empty shelves here. (Marketteyim. Burada boş raf yok) NO’dan sonra sıfat tamlaması gelmiş



NO – NOT farkı

Aynı anlamda kullanım:

- I have no time. (Zamanım yok)

- I don’t have time. I do not have time. (Zamanım yok)

- I’dont have enough time. (Yeterli zamanım yok) ‘enough time' bir sıfat tamlaması olduğu halde I have no enough time DİYEMEYİZ. Yukarıda, 'No'dan sonra bir sıfat tamlaması gelebilir demiştik. Fakat Any, many, much, more, enough sıfatlarını içeren tamlamalar istisnadır.

- He has no idea about that movie. (O film hakkında fikri yok)

- He has not any idea about that movie. (O film hakkında hiçbir fikri yok)



Cümle içinde NOT:

- I’m not happy. (Mutlu değilim)

- It’s not a red apple. (O kırmızı bir elma değil) article (the, a, an) kullanılabilir.



‘Not’ eki fiilleri olumsuz hale getirir. Dolayısıyla bir fiilden önce kullanılabilir.

- I don’t like snakes. (Yılanlardan hoşlanmıyorum)

- I did not listen to you. (Seni dinlemedim)

- I won’t go to the dentist. I will not go to the dentist. (Dişçiye gitmeyeceğim)

15 Ekim 2021 Cuma

İngilizce film repliklerini tahmin et

İngilizce film veya dizilerden bazı sahneler gösterilerek, doğru Türkçe çeviriyi bulmanız isteniyor. ,

Kullanıcının İngilizce seviyesine uygun zorluk derecesi seçilebiliyor.

İstenirse konuşma, altyazılı olarak ekrana geliyor. 

Bilgisayardan veya mobil uygulama üzerinden kullanılabilen ilginç ve eğlenceli bir İngilizce sınavı:

https://www.voscreen.com


8 Ekim 2021 Cuma

Stop to do… Stop doing…

stop to do… ve 
stop doing… ifadelerinin birbirinden farkı:

İki fiilli İngilizce cümlelerde, ikinci fiil genellikle gerund (verb + ing) ya da infinitive (mastar) şeklindedir.

Stop, try, forget, remember, forget gibi bazı fiilleri takip eden fiilin gerund veya infinitive olması cümlenin anlamını tamamen değiştirir.

Örnek cümleler:

- I stopped to smoke. (Sigara içmek için durdum)

- I stopped smoking. (Sigara içmeyi bıraktım) Artık hiç içmiyorum.



- I stopped to eat hamburger. (Hamburger yemek için durdum)

- I stopped eating hamburger. (Hamburger yemeyi kestim) Artık hamburger yemiyorum.



- I want to stop to buy newspaper. (Gazete satın almak için durak istiyorum)

- I want to stop buying newspaper. (Gazete satın almayı bırakmak istiyorum) Artık gazete satın almak istemiyorum.