- When the police came, the thief had gone. (Polis geldiğinde hırsız kaçmıştı)
Subject + had + verb3(pp)
Past Perfect Tense kullanımıyla ilgili diğer örnekler: Past Perfect ve örnek cümleler
Had had
'to have' fiili bir past perfect tense cümlesinde geçtiğinde ortaya çıkan ikileme.
- When my friends came I had had breakfast. (Arkadaşlarım geldiğinde kahvaltımı bitirmiştim) Burada ‘to have breakfast’ fiilinin 3. zaman hâli (past participle) kullanılması gerektiğinden 'had breakfast' oldu. Past Perfect Tense gereği, öncesinde aldığı ‘had’ ile birlikte de ‘had had breakfast’ şeklini aldı.
- The doctor said they had had a lot of people coming in with the same complaint. (Doktor, aynı şikayetle gelen pek çok hastasının olduğunu söyledi.
- She said that a famous newpaper had had to change its title of an article because some people were offended. (Ünlü bir gazetenin bir haber başlığını değiştirmek zorunda kaldığını, çünkü bazı insanların rahatsız olduğunu söyledi)
- I had had a bath and went out. (Banyo yaptım ve dışarı çıktım)
- My grandma had had flu in 2020 that halted her for a while. (Büyükannem 2020 yılında onu bir süre tökezleten bir grip geçirmişti)
- If you hadn't had those vitamin, you would be ill. (Şu vitaminleri almasaydın hasta olurdun)
- Had she had lunch before she went to gym. (Spora gitmeden önce öyle yemeği yemiş miydi?)
- When my friends came I had had breakfast. (Arkadaşlarım geldiğinde kahvaltımı bitirmiştim) Burada ‘to have breakfast’ fiilinin 3. zaman hâli (past participle) kullanılması gerektiğinden 'had breakfast' oldu. Past Perfect Tense gereği, öncesinde aldığı ‘had’ ile birlikte de ‘had had breakfast’ şeklini aldı.
- The doctor said they had had a lot of people coming in with the same complaint. (Doktor, aynı şikayetle gelen pek çok hastasının olduğunu söyledi.
- She said that a famous newpaper had had to change its title of an article because some people were offended. (Ünlü bir gazetenin bir haber başlığını değiştirmek zorunda kaldığını, çünkü bazı insanların rahatsız olduğunu söyledi)
- I had had a bath and went out. (Banyo yaptım ve dışarı çıktım)
- My grandma had had flu in 2020 that halted her for a while. (Büyükannem 2020 yılında onu bir süre tökezleten bir grip geçirmişti)
- If you hadn't had those vitamin, you would be ill. (Şu vitaminleri almasaydın hasta olurdun)
- Had she had lunch before she went to gym. (Spora gitmeden önce öyle yemeği yemiş miydi?)