27 Ekim 2022 Perşembe

They – Them farkı

They kişi zamiridir (subject pronoun). Türkçedeki kişi (şahıs) zamiri ile aynı.

Them nesne zamiridir (object pronoun). Türkçede, nesne zamiri yerine işaret zamiri vardır.

Subject pronouns: I, You, We, They, He, She, It

Kişi zamirleri genellikle cümlelerin başında bulunur. Özne yerine geçen sözcüklerdir.

Object pronouns: Me, You, Us, Them, Him, Her, It

Nesne zamirleri genellikle cümlenin sonunda bulunur. Nesne yerine geçen sözcüklerdir. Özneye kimi, kime, neyi soruları sorulduğunda alınan cevaptır.

İngilizce cümlelerin yapısı çoğunlukla SVO olarak bilinen özne + fiil + nesne sıralamasındadır. SVO; Subject, Verb, Object kelimelerinin baş harfleri.

- She visited them. (O, onları ziyaret etti)

Bu cümlede 'I', özne yerine kullanılan kişi zamiri, 'them' ise nesne yerine kullanılan nesne zamiridir.

- They visited me. (Onlar beni ziyaret etti)

Bu cümlede 'they', özne yerine kullanılmış bir kişi zamiri;

'me' ise nesne yerine kullanılmış bir nesne zamiridir.

- We opened all messages. Tuncay and I will answer them afternoon. (Bütün mesajları açtık. Tuncay ve ben onları öğleden sonra cevaplayacağız. Altı çizili ifadeler SVO şeklindeki cümle yapısını gösteriyor.

- I called them. They called me. (Ben onları aradım. Onlar beni aradı)

- Did they see you or did you see them? (Onlar mı seni gördü, yoksa sen mi onları gördün?)

16 Ekim 2022 Pazar

İngilizce revaçta - deyim

- I think it’ll be all the rage in the next year. (Bence bu gelecek yıl revaçta olacak) …gelecek yıl moda olacak.

- When I was in middle school, table tennis was all the rage. (Ben orta okuldayken masa tenisi çok popülerdi)

- Have you ever eaten the walnut sandwich? It is all the rage right now. (Hiç cevizli sandeviç yedin mi? Şu an çok revaçta.)

- That song was all the rage last summer. (O şarkı geçen yaz popülerdi)

- I watched a film that is all the rage in Ankara these days. (Şu sıralar Ankara’da revaçta olan bir film izledim.)

- Do you really want to wear this hat that were all the rage in mid-19th century? (19. Yüzyılın ortalarında moda olan bir şapkayı takmayı gerçekten istiyor musun?)

Be all the rage:

Revaçta olmak. Bir şeyin moda olması, popüler olması.

5 Ekim 2022 Çarşamba

İngilizce Geç Olsun Güç Olmasın

- We would have been spared a lot of trouble if they would have realized this earlier, but better late than never. (Bunu daha önce fark etmiş olsalardı, birçok sorundan kurtulmuş olurduk, ama geç olsun, güç olmasın.)

- He finally shipped my package. Better late than never. (Sonunda paketimi kargoladı. Geç olsun da güç olmasın.) Paketi hiç göndermemesinden iyidir.

- I know we are late to the party, but better late than never, right? (Partiye geç kaldığımızı biliyorum fakat geç olması hiç olmamasından iyidir, değil mi?) 

- Time off request got approved 2 days before I'm supposed to leave. I guess better late than never. (İzin isteğim ayrılmam gereken zamandan 2 gün önce onaylandı. Sanırım geç olması, hiç olmamasından iyidir.)


better late than never

Bir şeyi geç yapmak veya tamamlamak, hiç yapmamaktan daha iyidir. Bir eylemin geç de olsa yapılması, hiç yapılmamasından iyidir.

Bu ifade Türkçedeki “Geç olsun güç olmasın” deyimine benzetilebilir.”
"better late than never", İngilizcede daha çok alaycı veya sitemkar bir tepki ifadesi olarak karşımıza çıkar.