(Çevreciler Türkiye'nin nesli tehlike altındaki kelaynak kuşlarını kurtarmak için zamana karşı yarışıyor)
Against the clock
Zamana karşı. Yarışmak, çalışmak, savaşmak gibi fiillerle birlikte kullanılan bir deyim.
- I’m racing against the clock to finish the presentation by the weekend.
(Sunumu hafta sonuna yetiştirmek için zamana karşı yarışıyorum)
- A year ago, I worked against the clock to produce these masks.
(Bir yıl önce bu maskeleri üretmek için zamana karşı çalışmıştım)
- Everyday food couriers work against the clock so that you don’t go hungry.
(Her gün yemek kuryeleri siz aç kalmayasınız diye zamana karşı yarışır.
- If you are racing against the clock to catch the flight, you can trust our drivers.
(Eğer uçağı yakalamak için zamana karşı yarışıyorsanız bizim sürücülerimize güvenebilirsiniz)
- In this game, you race against the clock to collect as many points as you can.
(Bu oyunda mümkün olduğu kadar çok puan toplayabilmek için zamana karşı yarışıyorsunuz)
(Sunumu hafta sonuna yetiştirmek için zamana karşı yarışıyorum)
- A year ago, I worked against the clock to produce these masks.
(Bir yıl önce bu maskeleri üretmek için zamana karşı çalışmıştım)
- Everyday food couriers work against the clock so that you don’t go hungry.
(Her gün yemek kuryeleri siz aç kalmayasınız diye zamana karşı yarışır.
- If you are racing against the clock to catch the flight, you can trust our drivers.
(Eğer uçağı yakalamak için zamana karşı yarışıyorsanız bizim sürücülerimize güvenebilirsiniz)
Bazı yarışma ve bilgisayar oyunları 'against the clock' biçiminde olabilir. Belirli bir sürede bitirilmesi gereken yarışma/oyun türünü ifade eder. 'Race' fiili ile kullanılır.
(Bu oyunda mümkün olduğu kadar çok puan toplayabilmek için zamana karşı yarışıyorsunuz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder